25 Aralık 2010 Cumartesi

ÖLÜMLÜYE SEVGİ VE AŞK MAHREMDİR ONU FAAŞ EDEN MAHREMİNE HALEL GETİRİR......



sene,1961, 15 eylül. 9 ay 20 gün süren 287 oturumluk yassıada duruşmalarının son günü. adnan menderes, bakımda olduğu için katılamadığı bu son duruşmada salim başol'un duruşmayı nihayete erdiren sözü yassıada duruşmalarının bitmesini bekleyen türkiye'de yeni bir dönemi açıyordu: "15 sanığın idamına..."bütün çalışmalara, affı çeşitli kereler istenmesine, hatta amerika birleşik devletleri idam'ın sonuçlarının iyi olmayacağını söyleyerek komite üzerinde baskı kurmasına rağmen milli birlik komitesi türkiye cumhuriyeti'nin başbakanını idam etmekten geri durmamıştı. menderes ise, bütün bunlardan habersizdi. kendisine idam kararı dahi tebliğ edilmemişti. yine de bir sükut gözleniyordu kendisinde. intihar girişiminde bulunduğu o gün artık geride kalmış gibiydi.kendisinden, intihar girişiminde kimsenin sorumlu olmadığını gösteren bir yazılı belge vermesini istediler. fazla üstelemedi. sözlerini kaydeden teyp çalışırken, "aslında ölmeye çoktan kararlıydım" diyordu "dayanmaktan, katlanmaktan yorulup usanmıştım..."bundan sonra, kendisini kaldırdılar, götürdüler. "nereye?" diye sordu, "deniz hastanesi'ne" dediler."ne olur kumandan" diye cevapladı, "berrin'den mektup geldikçe bana iletiverin."oysa berrin hanım'ın son mektubu çoktan eline ulaşmıştı.idam edileceği yere götürüldüğünde ve infaz elbisesi giydirildiğinde, büyük bir hüzün ve şaşkınlık içindeydi. yakasına infaz kararı iliştirilip boş bir odada bir koltuğa oturtulduğunda şaşkınlığı, hüznü yüzünden okunuyordu. imralı cezaevi müdürü ahmet acarol sonradan kendisi hakkında "gayet halsiz, böyle şaşkın, yanlış anlaşılmasın böyle tam bir uyanıklık durumu yok, hatta uyanık değil" diyecekti.idam kararını birden öğrenmiş ve üstüne infaz elbisesi giydirilmiş biri için fazla şaşırtıcı olmayacak bu ruh hali menderes'te fazla uzun sürmedi. son sözleri sorulduğunda "hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. bu arada karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum." diyordu..bitkin, bezmiş bir halde bu sözlerden sonra yürüdü.kendisini idam sehbasına yerleştirdiler. idam edilirken son sözleri şu oldu:"hiç küskün değilim hiçbir dargınlık duymuyorum.."şimdi bu noktada filmi biraz geriye alalım. menderes hiçbir dargınlık, kırgınlık duymadığını son sözlerinde söyledi, ancak hayatının büyük kısmını paylaştığı berrin hanım acaba menderes'e karşı bir kırgınlık sahibi miydi?bu spekülasyonu yapmadan önce hatırlamamız gereken şey , yassıada duruşmalarında ortaya atılan don davası, köpek davası gibi davalardan mada menderes'in tek aklandığı dava olan "bebek davası" ve gizli aşkıdır.menderes ismini asla söylemedi, böyle birinin olduğunu bile kabul ettiğini söylemek çok güç. ancak "gizli aşkı" ayhan aydan mahkeme sırasında çıkıp herkesin önünde şöyle şerh düşüyordu tarihe: "ben bu adamı sevdim."'Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.' Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir. Altın ve gümüş gizli olmasalardı... madende nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi? (mesnevi)Su, kendine sırdaş arıyordu. Önce buluta verdi sırrını. Ağır geldi sır buluta. Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.Sonra göle gitti su. Ona anlattı derdini. Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için, zaman zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa çıkıyordu.Sonra nehre verdi su sırrını. Nehir aldı suyun sırrını çekti gitti. Dereye verdi. Dere biraz daha yavaş olsada nehirden, o da götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze... Çağlayanlar, şelaleler, akarsular.. Hepsi kayboluyordu bir anda. Sonra bir gün su takip etti dereyi. Dereye okyanusa kavuşunca farketti su, bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla... okyanusa taşındığını.Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti. Öyle de yaptı zaten. Tüm sırlarını okyanusa verdi. Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu. Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de kurudu....g eçen karşılaştık suyla. Bir bardaktaydı. Suskundu. Çok uğraştım konuşturamadım. Ben tam giderken 'Dur! ' dedi su.Durdum! ...Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma! Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar.' dedi.Hep cevrenizde OKYANUS yürekli dostlarinizın olmasi dileğiyle...ARİF YILMAZ ARALIK 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder