22 Şubat 2016 Pazartesi

GÖR BAK NELER OLUYOR......



Ülkemizde, coğrafyamızda, Ortadoğu’da; kısaca İslam Ülkelerinin olduğu her yerde...
Kanada'da bir ülke olsa idi Türkiye, dini de başka bir din olsa idi emin olun bunların hiçbiri olmazdı. 
Öncelikle içinde bulunduğumuz coğrafya ateşin, sıcağın, hesaplaşmaların olduğu bir coğrafya. 
Buralarda sıcağın derin olacağı, ateşin yakıcı olacağı, tarihler öncesinden zaten biliniyor.
Çünkü adınız İslam ve dininiz sadece ahiretten bahsetmiyor, dünya ve içindekilere de hükmediyor.
Çünkü dininiz İslam ve içinde bulunduğunuz coğrafyalar işte bu dinin değerlerinin olduğu yerler.
Kudüs var yanı başınızda, Kabe var, petrol var…
Böylesi devletlerin sorunu bitmez.
Böylesi devletlerin terörü de bitmez.
pkk,pyd, deaş vs...
Bunlar sadece birilerinin maşası. Taşeron örgütler.
Bunların ardındaki güçler kullanmaya ne, kim müsaitse onu alıp bir güzel kullanıyorlar.
İçeride de, dışarıda da kullanmaya müsaitse birileri hep var ve var olacak.
Çünkü burası dünya ve burası hak-batıl,
tevhit- şirk,
habil-kabil mücadelesinin olduğu imtihan alanı.
Bize ne mi düşüyor?
Biraz daha itidal, biraz daha feraset, biraz daha sakin bir gözlem düşüyor elbette. Bir şey daha düşüyor onu yazının sonunda söyleyeceğim.
Bölgemize bir bakın. İslam ülkeleri, daha doğrusu halkı Müslüman olan ülkeler kan gölü...
Bu kan gölünde kurtarıcı olarak kim var peki?
Amerika!
Evet, macera dolu Amerika. Büyük amca Amerika!
Büyük kurtarıcı Amerika.
Eğer yolunuzu kaybettiniz, neyin ne olduğunu bilmiyorsanız onun ne dediğine bakın. Tam zıddı doğru yöndür çünkü. 
Ve İsrail…
Farkında mısınız, hiç sesi çıkmıyor. Kimse ondan bahsetmiyor. 
Kimse ona, kahrolsun! falan demiyor.
Tıpkı Kimsenin Büyük Şeytan Amerika, demediği gibi.
Şimdi bu birileri bize birbirimize düşürmüş ve sessiz sessiz izliyorlar. 
Bir akbaba gibi. Gücümüz kesilirse, dermanımız kesilirse, gelip bizi kurtaracaklar!
Her şeyden biraz geri çekilip resmin bütününe baktığımızda görünen şu:
Amerika’nın Büyük orta doğu projesi ağır ağır işliyor.
İsrail’in arzı mevdut planı ağır ağır işliyor.
Bizlere bir şey daha düşüyor, demiştim ya:
Evet, şimdi mezhepçi, ırkçı dili bir kenara bırakıp,
Dilimizin, sözümüzün kuvvetini başka şeylerde yormayıp, hedefi dağıtmayıp,
Sadece bu belli güç odaklarına yoğunlaşalım.
Dualarımıza sıkı sıkıya bağlanıp üşenmeden, sıkılmadan, yorulmadan. 
Rabbimize el açıp, önce sıkı bir tövbeyi istiğfar edip,
Ardından ümmetin vahdeti, birliği, diriliği için dua edelim.
Daha çok feraset, şuur, basiret dileyelim Rabbimizden. 
Zalimin kanlı eli, planı ve fikrine karşı; Rabbimize sığınıp birlik olalım.
Ümmetçi bir dili yeniden kuşanalım.
Rabbimiz katından bir sahip, yardımcı gönderecektir.
Musa’ya açtığı yolardan açacaktır.
Ateşlere bırakmadığı İbrahimlerinden eyleyecektir bizi de.
Ebrehelerin ordularına karşı birer ebabil yapacaktır dualarımızdan.
Biz sadece dilimize sahip olalım bu süreçte. Hiçbir Müslümana dil uzatmayalım. Fitneye, fesada yol açacak mezhepçi, ırkçı söylemlerden uzak duralım..
Allah’ın vadi haktır.
“O zalimler çok yakında nasıl bir devrimle devrileceklerini göreceklerdir.” (Şuara Suresi. 227. Ayet)