11 Eylül 2011 Pazar

“BİZİM ÇOCUKLAR DARBE YAPTILAR”

Aradan 31 yıl geçmiş olmasına rağmen hala acılarını iliklerimize kadar hissettiğimiz 12 Eylül 1980 döneminden bahsedeceğim bugün size sevgili dostlar. 1980 askeri darbesine gelene kadar neler olmuş önce ondan bahsedeyim biraz…..1970’li yıllar…. Kardeşin kardeşe, babanın oğula kurşun sıktığı dönemler. Memleketimin sokaklarına varıncaya kadar bölündüğü bir dönem. Abartmış olmam, bir evin içindeki odaların dahi bölündüğü bir zaman… Sağcı solcu diyerek bu ülkenin insanlarını önce iki guruba, sonrada inançlarını yaşayan veya yaşamayan diyerek dörde, en sonunda da Alevi Sünni diyerek de altıya sekize bölündüğü bir zaman dilimi. Belki de Türk tarihinin Lale devri de dâhil olmak kaydı ile en utanılacak bir dönemi…12 Eylül askeri darbesinden yaklaşık yüz gün kadar önceydi.Cadde ve sokak duvarlarının sloganlarla yazılı olduğu, neredeyse tüm gençliğin sağ ve sol kamplar içinde yer aldığı, geceleri silahların susmadığı, birileri tarafından kurgulanan bu anlamsız mücadelenin zirvede olduğu o günlerde 23 Şubat 1979 tarihinde Cuma namazı çıkışı Metin Yüksel Fatih Camii'nin avlusunda silahlı saldırı sonucunda şehit olmasının neticesinde sakaryada etkili bir gençik gubunun önderi olarak advas düğün salonunda şehitler gecesi düzenlemiştim o geceye istanbuldan çok kalabalık bir grup'ta o geceye gelmiş ve ilerleyen saatlerde galeyana gelip slogan ve marşlar artık en yüksek perdeden söyleniyordu  mikrofonu elime alp gençlik grubunu teskin etmeye başlamştım ki polisler içerden bazı arkadaşları toplamaya başladığı andan itibaren  geceyi sonlandıran anonsumu yaptım ama misafirlerimizi istanbula uğrlamak ve sağ salim sakaryayı terk ettirmek gençlik lideri olarak bana düşmüştü o misafirlerden birisi bugün'ün  iktidar sahibiydi korkudan bedi benizi atmış can havliyle sakaryayı nasıl tekedeceğinin hesabı içindeydi  evet polis teşkilatının sevilen müdürleri gençlik lideri olarak teminat ve sözlerime güvenerek misafir gençleri en son adapazarı haydarpaşa trenine bindirib yolcu ettik  Sonra ne oldu derseniz sevgili dostlar, bu can pazarının olgunlaşmasını bekleyen şanlı ordumuzun kuvvet komutanları tarafından 31 yıl önce tamda bu gün askeri darbe yaptılar zavallı ülkemde. Güya sözüm ona kanı durduracaklar… Bir o taraftan bir bu taraftan asmaya başladılar bu gençlerimizi Amerika’nın istediği ölçüde… Sanki bu tezgâhı hazırlayan Amerika ve Rusya değilmiş gibi, birde Amerika’dan sevinç naraları atıldı 12 Eylül 1980 günü dünya kamuoyunu bilgilendirircesine. “BİZİM ÇOCUKLAR DARBE YAPTILAR” diyecek kadar pişkin bir vaziyette…12 Eylül 1980’de gün henüz aydınlanmamışken, TRT radyolarından yayınlanan İstiklal ve Harbiye Marşı eşliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu’nun verdiği “Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama” görevini yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bir kez daha el koyduğunu kamuoyuna duyurmuştur.1970’li yıllardan 1980’li yıllara gelinceye kadar 10 yıllık zaman diliminde kaybolan gençlik yani Kaybolan nesil. Hala o günlerin utancını dahi yaşamayan bir grup ve onlara karşı bu ülkenin menfaatleri savunan ve bu uğurda yirmili yaşlarda kara toprağa girmiş bir nesil… Kara toprağa girenler kurtuldu, ya giremeyenlere ne demeli…. Onlarda ya karakollarda işkenceyle aklını yitirdi, yada zindanlarda çürümeye terk edildi…. Veya olgunlaşmasını bekleyerek bana göre tarihin en büyük hainliğini yapan o günlerin basiretsiz ve ABD güdümlü generalleri tarafından darağacına gönderilen zavallı ve masum gençlik…. Arta kalanların ise alınlarına vurdukları mühürle tüm kamu haklarından mahrum ettiği hatta açlığa terk ettiği yitik gençlik. Yazacak çok şey var aslında bu gençlik için, ama bende bu yitik neslin bir ferdi olduğum için tekrar o günlere giderek aklımı yitirmek istemiyorum… Lanet ediyorum o günlere hatta bazen kendimi kaybederek küfredebiliyorum yüreğimde yanan ve haksızlığa uğrayanların acılarının tercümanı olmak için.İşte böyle sevgili dostlar, 70’li yıllarda böyle bir nesli yitirdik göz göre, göre tıpkı Çanakkale’de yitirilen gençlik gibi. İşte bende bu yitik neslin kırıntılarıyım benim gibi onlarcasının.. O zamanda gayri resmi müttefikimiz Amerika idi ve onun maaşlı elemanları vardı bu zavallı ülkemde, şimdide Amerika sözüm ona yine benim müttefikim ve yeni işe aldıkları maaşlı elemanları görevlerinin başında….A.Y 12 EYLÜL 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder