19 Temmuz 2012 Perşembe

KALBİMİZİN EN GÜZEL DURGUN KOYU






Çalkantılı dünya denizinde gönül gemimizin yılda bı ay sahiline vardığı rüya ile gerçek arasında bir adanın ismidir ramazan. Dünyada sürüklenmekten yorgun ruhlarımız orda kurtuluşa erer, huzuru teneffüs eder. Orada dünyayı ve dünyanın telaşını uzaklarda bırakır, arınmışlığı hissederiz. İster hayatta ister dar-ı bekaya göçmüş olsun; kalbinin sesini duymak, yüzünün nurunu görmek istediğimiz, özlediğimiz herkesle o adada buluşur hemhal oluruz. Serçelere duyduğumuz şefkat, karıncalara duyduğumuz merhamet, bulutlardan kopup gelerek yüzümüzü okşayan rahmet hep oradan eserek gelir ve diriltir içimizi. Kervanlar oradan taşır uzak diyarlara, dünyaya; rikkati, uhuvveti.Ramazan'ın selamladığı şehirlerde yetimlerin saçları arasında kutlu bir el dolaşır yoksulların sofrasına saadet misafir olur, kimsesizlerin kapısında sıraya girer ramazanı kuşanmış yürekler. Onunla fani ömür içerisinde bir kez daha karşılaşmak şükürlerin en büyüğünü gerektirir.Onunla her şeyin rengi değişir, rayihası farklılaşır, gecelerin karanlığı dahi bağrında bir nur; yarışır iftar vakitlerinin aydınlığı ile. Cennetten süzülüp gelen bir esinti dolaşır sokak aralarında, parklarda, dağların yamaçlarında. Her ramazan öncesi özlediğimiz hissetmeye çalıştığımız ve her ramazanda içimize dolan cennetten gelen bu esintidir aslında Sofradaki iftar aşı sokaktaki insanların saf ve temiz telaşı iftar saatlerine mahsustur Kandil ışıklarıyla vakti her geldiğinde Cami bahçelerinden kaldırımlara taşan seccadelerin üzerinde kılınan teravih namazlarıyla yüzümüzü okşayıp kalbimizi titreterek geçer ramazan serinliği.Işıltılı bir pınar, duru bir ırmaktır ramazan kana kana suyunu içtiğimiz, berraklığında arındığımız ve yeniden hayat bulduğumuz. Kuruyan yapraklarımız o suyun iksiriyle hayat bulur çatlayan kalbimiz o iksirle giderir susuzluğunu.Zaman yalnızca iftar topuna ayarlıdır. Dünyanın telaşı bitip de kalbimiz durgun sularda sakin bir kuğuya döndüğünde hatırlama ve hatırlanma vaktidir ramazan.Rmazanda kapısı çalınmayan, eşiğinden içeri misafir atlamayan, çalacağı kapısı olmayan ve ziyaretine gideceği bir mezar dahi bulunmayan kimse gerçekten yalnızdır yeryüzü gurbetinde.Hani sebepsiz ağlayan biri iseniz saklamanıza gerek yoktur gözyaşlarınızı ramazan gecelerinde; zira sebebi sorulmaz gecelerde dökülen gözyaşlarının..Bazen Eyyub gibi sınanır ve yaralarımızdan kurtuluruz o günlerde bazen Yakup gibi hasretini çektiğimiz Yusufumuzu kucaklarız, fer gelir gözlerimize. Bazen Âdem gibi cennetimizde yitirdiğimiz Havva’yı yeniden buluruz,  yeryüzü sürgününde… Onca kıssa yalnız bizim yazgımızda tekrar etmez; kurt kuş, börtü böcek, bulut çiçek, dağ taş dahi cüssesince aynı hal üzre yürür ve benzer kapılardan geçer; bulutun yağmura döndüğü, ağacın meyveye durduğu, kelebeğin güneşi selamladığı, çiğdemlerin topraktan başını uzattığı, turnaların vatanına vardığı, ırmakların okyanusu bulduğu zamandır ramazan.Küskünlüğün, düşmanlığın içeri alınmadığı, her burcunda ebediyet arzusuyla işlenmiş bayrakların dalgalandığı bir kutlu şehir, bir mübarek ülkedir RAMAZAN...............Arif YILMAZ  19/7/2012





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder