14 Mart 2010 Pazar

YAŞAM DÖNGÜMÜZ


Anımsıyorum da ‘çocukluk yıllarımda kimse kapısını kilitlemezdi. İnsanlar birbirlerinin gözlerinin içine bakarak konuşur, arka bahçelerde sıkça bir araya gelip kendilerine keyif zamanları yaratır ve sürekli okurlardı. Kitap kurdu birinin elinde gördüğüm Yaşar Kemal’in İnce Memed’i beni ne kadar şaşırtmıştı. Günümüzde ise birer robota dönüşmüşler. Şimdi ifadesiz gözlerle boşluğa bakıp duruyorlar. Herkes iliklerine kadar yalnız… Sağlıklarına oldukça düşkünler; spor yapıyor, sigara içmiyorlar örneğin. Belki de ölümsüzlüğü satın alabileceklerini düşünüyorlardır. Ancak yetişkinlerin pek çoğu psikiyatrlara gidip reçete ile edindikleri yatıştırıcı ilaçları kullanıyor ve ne yazık ki zaman geçtikçe yaşayan ölülere benziyorlar. Gördüğüm çelişkilerden ötürü şaşırıyorum. Özgürlükleri konusunda fevkalade duyarlı olan bu kişilerin neden kendilerini evlerine, arabalarına kilitlediklerini sorguluyorum. O halde bu evleri niye satın alıyorlar? Modern hapishaneler mi ediniyorlar? Korkuları o denli mi büyük? Ben buna “Çağdaş cezaevi sendromu” diyorum… Sokaklar ve kasabalar terk edilmiş gibi, çünkü kimse yürümüyor, arabasız bir yere gitmiyor. Ortalıkta çocuk sesi yok, bahçelerde ya da yol kenarlarında oynayan çocukların olmadığı gibi… Sokak aralarında bisiklete binenler görünmüyor. Müzik sesi duyulmuyor. Yaşamın en belirgin işareti olan yemek kokuları gelmiyor. Perdeleri daima kapalı olan evlerin garajları var ama garaj girişlerinde araba yıkaması gereken insanlar sanki buharlaşmışlar. Bu evlere günlük gazete bile girmiyor. Ahali, alarmların koruması altında, televizyon ve bilgisayarlar karşısında sürekli hazır paketlerden bir şeyler yiyip şişmanlıyor; sonra da spor salonlarına taşınıyor. Çoğu Afrika, İran, Irak, Afganistan ya da dünyanın herhangi bir yerinde neler olup bittiğinden habersiz. Eminim böyle bir dertleri de yok. Dondurulmakta olan beyinleriyle ilgili bir sorunları olmadığı gibi… Gülsem mi, ağlasam mı bilemiyorum. Konuşmadan, düşünmeden, yaratmadan, paylaşmadan geçen bir hayatı kabullenmek nasıl mümkündür, anlayamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder