1 Nisan 2010 Perşembe

USULÜNE UYGUN YAZILMAMIŞ DİLEKÇE


Tutmayan dualarından şikâyet ediyorsan eğer; usulüne uygun yazılmamış bir dilekçe salmışsın demektir gök kubbeye. Muhatap makam ne kadar kıytırık olursa olsun usulsüz dilekçeler kabul edilmezken şartlarına riayet edilmeyen duan nasıl tutsun?Dua, Allah'a çıkarılmış davet ve insanın acziyet itirafıdır. Kişinin kendi kendisine yetmediğinin bilincidir. Dua, tüm iradesini sergileyip bittim diyenlerin hakkıdır. Gerçekten “bittim” diyene “dayan kulum yettim” diyecektir Allah.Sahi var mı içimizde “bittim ey rabbim” diyebilen .Kim o ? Hiç şüphen olmasın dostum yardımı hak ediyorsan Allahın yardımı pek yakındır mahzun olma sakın.Yaptığımız yalvarışlar, mektupsuz zarflara benziyorlar. Beden var ama ruh yok. Ağlamayan bir göz, utanmayan bir yüz, hissetmeyen bir öz ve eyleme dönüştürülmemiş binlerce söz ile yapılan sızlanmalar nasıl itibar görsün ilahi makamda.Acımayan, hissetmeyen, tutuşmayan, merhamet etmeyen, duymayan, görmeyen bir yüreğin feryadı mı olur?Kas katı kesilmiş aşk garibi gönüller dua gibi mükemmel bir mesajı hangi yürekle, hangi enerjiyle sevk ederler adresine? Sesin ve sözün sahibini duymayan, kendi sesini de sahibine duyurmaktan aciz olan bir öz, geleceği dahi sarsacak bir sayhayı gönderebilir mi semâya?Hal bu ki dua, güftesi aşk bestesi acziyet ve acı olan kendine has bir şarkıdır.Bu şarkıyı okuyacak olanın mazlum olması yetmez; kendinin mazlum oluşu zalimlerin zulmüne teşvik olmamış olması gerekir.Bu şarkıyı mırıldanacak kişinin, olanla olması gereken arasındaki farkı iyi bilmesi şarttır.Bunun bilincinde olursa eğer, duayı bir yavrunun annesinden isteyişi gibi ısrarla isteyecektir, Allah'a çıkarılmış bir davetiye varsa, onunda bir adresi bir aidiyeti olması gerekir. Hem davet edip hem de adresinde bulunmuyorsa sorumsuzun teki demektir. Kim inanır onun sızlanmasında samimi olduğuna.Hadi diyelim ki adresinde durdu. Bu sefer de, davetine icabet edecek Allah'a verecek bir yüreği olmalı. Karaca Ahmet mezarlığına dönmüş bir yüreğe davet edilir mi o?Kulun gücünün tükendiği yerde Allah'ın yardımı başlar. Gücünüzün bittiğini kontrol ettiniz mi? Hala biraz gücünüz, bir parça damarlarınız da kanınız varsa onu da harcayın ve en ihtiyacınız olan bir anda açılan kapıyı görün.Taif dönüşü peygamberin son çaresi de tükenmiş ve gücünün bittiğini anlamıştı. Gidecek bir yeri, sığınacak bir kapısı, barınacak bir çatısı da kalmamıştı üstelik.Aklın yönteminin bittiği yerde aşkın kollarına bırakmıştı kendisini ve bir dua salmıştı rabbine. Hem öyle bir dua ki hedefini bulmuş ve peygamberliğinin gün dönümü olan bir süreç başlatmıştı.Nebinin yaşlı gözleriyle ve Mekke ye bakarak yaptığı ve tarihi dönüştürecek olan duası;
Allah'ım! gücümün bittiğini sana arz ediyorum.
insanların gözünde aşağılandığımı sana şikayet ediyorum!
Ya rahman ve rahim!
Sensin ezilmişlerin Rabbi!
Sensin benim Rabbim!
Beni kimlerin eline bıraktın?
Bana eziyet eden yabancıların eline mi?
Yoksa davamı harcayacak bir düşmana mı?
Eğer sen bana darılmadıysan,
kesinlikle bunlara aldırmıyorum.
Lakin iyiliğin bana güç verecektir.
Senin ışığına sığınırım,
karanlıkları aydınlatan ışığına...
kaçıp kurtulacak bir sığınak arıyorum.
Sana sığındım, yeter ki benden razı ol.
Güç ve kuvvet sendendir,
yalnız senden."
Amin. .........A.YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder